İnsanların ve toplumun mekan gereksinimleri, iç mimarlık ve tasarım disiplininin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Alan, eşya ve hareket hacmi ihtiyacını yaratırken, hayatımızı sürdürebilmek için estetik ihtiyaçlarımızın yanı sıra güvenlik ve konfor taleplerimizi de karşılar. Mekanların iç kısımlarını oluşturan ekipmanların uzmanlar tarafından analiz edilmesi, kullanıcıların ihtiyacına göre alanların oluşturulmasına katkı sağlamıştır.
İnsanların yarattığı mekanlar, diğer insan ürünlerine göre daha uzun süre kullanılmaktadır ve mekan, oluşumunun her aşamasında doğa ile doğrudan etkileşim halindedir.
İç mimari projelerinin uygulanması sırasında birçok disiplin birlikte çalışır. Gerçekleşme sırasında çevreye karşı birçok zararlı durum ortaya çıkabilir. Çözümde, iç mimari ve tasarıma yönelik yaklaşımların farklı anlayışlarla etkileşimi daha sürdürülebilir projeler ortaya çıkaracaktır.
Sürdürülebilir mobilya nedir?
Sürdürülebilirlik kavramı doğaya en az zarar vereni tanımlar. Örneğin; bir mobilya malzemesi olan bambunun taşınması kolay ve hızlı büyümesi; ancak bambuyu yetiştirme alanlarında kesmek, bu bitkileri yaşam alanı olarak kullanan pandaları doğrudan etkiler. Yaklaşımlarda fayda-zarar dengesini kurmak, tüm sonuçları değerlendirmek ve doğaya en az zararı verecek seçimleri yapmak sürdürülebilirlik ilkesinin temelidir.
Sürdürülebilir tasarımlar, doğayı her yönüyle ele alan ve her açıdan en az hasarla etkileyen ekolojik tasarımlardır. Sürdürülebilir üretim, çevresel etkiler oluşmadan kaynağında tahribat olarak açıklanmaktadır. Çevre sorunları ortaya çıktıktan sonra devreye giren diğer yaklaşımların aksine, çevreyi doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen tüm sorunlar tasarım aşamasında belirlenip bu sorunları çözmeden tasarımın yapılmamasını amaçlar.
Ürün tasarımının üretim, kullanım ve nakliye gibi birçok faktörü vardır. Tasarımcı bu faktörlerde ekosisteme uygun kararlar verebilecek tasarımlar yapmalıdır. Ürünler kullanıldıktan sonra geri dönüştürülemediği takdirde çevreye atık olarak zarar verecektir.
Sürdürülebilir Mobilyanın Kısa Tarihi
Mobilya üretimi tarih boyunca çeşitli aşamalardan geçmiştir. Mobilyalar malzemelerine göre ahşap, plastik, doğal taş, cam ve kompozit malzemelerden oluşmaktadır. Sanayileşme hareketinin hızlanmasıyla birlikte mobilya tasarımında farklı malzeme türleri araştırılmaya başlanmıştır.
Geleneksel üretim yöntemlerinde ahşap ve doğal taş malzeme kullanımı geçmişte olduğu gibi devam etmiştir. Artan nüfus ve talep için ekonomik olarak daha fazla çeşitlendirilmiş malzemeye ihtiyaç duyulmuştur. Bunu yaparken çevreci yaklaşımları dikkate alarak; Sanayileşmeye hizmet edecek ucuz ve işlenmesi kolay kontrplak, sunta, mdf gibi gelişmiş malzemeler bu soruna çözüm olmuştur. Metalik olmayan malzemelerden biri olan alüminyum, geri dönüştürülebilir olması ve kolay işlenebilmesi nedeniyle sıklıkla tercih edilmektedir.
1940'lı yıllarda plastik malzeme ekonomik olması, seri üretime uygun olması ve şekil olarak sınırsız olması nedeniyle mobilya sektöründe kullanılmaya başlanmıştır. Ancak plastik, doğada yok olması uzun zaman alan ekolojik malzemelere geçiş sebepleri arasında yer alıyor. Hammadde kaynaklarının tükenmesi ve hammaddeye ulaşmak için kullanılan yöntemlerde CO2 salınımı çevre kirliliğine neden olmuştur.
Üretim yöntemlerinde kullanılan enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarından tercih edilmemesi üretimi hem maliyet hem de ekolojik felaket açısından sıkıntıya sokmuştur. Tükenen kaynaklar ve bozulan ekosistem yeni arayışlara yol açtı. Sürdürülebilir tüketim hareketi için başlıca öneriler; doğaya daha saygılı, çevreye duyarlı tasarımlar yapmak, yani mevcut tüketimi daha çevreci ve sürdürülebilir bir modele dönüştürmek.
Daha fazlası için bizimle iletişime geçin.